Samsun Üniversitesinde 23 Mart Dünya Meteoroloji Günü etkinlikleri kapsamında “Geçmişten Geleceğe Hava ve İklim” konulu konferans düzenlendi.
Samsun Üniversitesi Özdemir Bayraktar Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü ve Meteoroloji Ve Klimatoloji Araştırma Topluluğu (MEKAT) tarafından, 23 Mart Dünya Meteoroloji Günü vesilesiyle “Geçmişten Geleceğe İklim” temalı konferans çevrimiçi olarak gerçekleştirildi. İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Barış Önol’ın konuşmacı olarak yer aldığı konferansa, Samsun Üniversitesi akademisyenleriyle birlikte çok sayıda öğrenci katılım gösterdi.
Kahramanmaraş merkezli depremlerde hayatını kaybeden Samsun Üniversitesi Özdemir Bayraktar Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü öğrencisi Helin Kılınç, arkadaşları tarafından hazırlanan sunum ile anıldı. Öğrenciler, deprem felaketinde hayatını kaybeden vatandaşlarımız için rahmet, yaralılar için de şifa temennilerinde bulundu.
İklim Değişikliğinin Dünü ve Bugünü
Konferansın başlangıcında dünyadaki iklim değişikliklerinin tarihsel süreci üzerinde duran Prof. Dr. Barış Önol sunumuna, 19. ve 20. yüzyılda belirginleşen iklim sorunlarının farklı kültürlerde yarattığı duygu durumları ve iklim algılarının dönemin medya ve sanat dallarına nasıl yansıdığına dair örnekler vererek devam etti. İklim fenomenine ilişkin değişim ve değişkenlik kavramlarının aynı anlamlara gelmediğine dikkat çeken Önol, bu iki kavram arasındaki farkı ise şu cümlelerle anlattı: “İklim değişkenliklerinde, doğanın kendi işleyiş ve devinimi farklılaşmalar gösterebilir ve bu durum normal standartlarda kabul edilir. Diğer taraftan iklim değişimleri ise insan kaynaklı ve doğal olmayan anomalilerdir. Değişkenlik, doğanın insan etkisi olmaksızın kendi içinde dengeye kavuşması iken, değişim ancak insanların ortak akıl ve müdahalesi ile düzeltilebilir bir durumdur.”
Sıcaklık Ortalamaları Her Yıl Artıyor
Konuşmasına Türkiye’deki 1950-2022 yılları arasındaki yıllık ortalama sıcaklık değerlerinin olumsuz yönlerini değerlendirerek devam eden Prof. Dr. Önol, Mart ayı sıcaklık anomali istatistiklerini de katılımcıların dikkatine sundu. Her yeni neslin iklim algısının, tarihsel süreçte değişim gösterdiğini belirten Önol, 1950-2020 yılları arasında yaşayan insanların, yaz mevsimi için normal olarak kabul ettiği sıcaklık algılarının artık her yeni jenerasyon ile değişiklik göstermeye başladığını söyledi. Önol, iklimlerde meydana gelen bu sıcaklık değişimlerinin önüne geçilememesi durumunda ise, gelecek simülasyonlarında öngörülen sıcaklık değerlerinin dünyada geri döndürülemez ekolojik tahribatlara neden olacağı açıklamasında bulundu.
Yeni Nesiller de Tehlike Altında
Türkiye’de ise 1860-2020 yılları arasındaki sıcaklık değerleri ortalamasının 2.3 derece artış gösterdiği bilgisini veren Prof. Dr. Önol, sıcaklıktaki bu artış hızının karbon emisyonlarının düşürülmemesi durumunda, önümüzdeki elli yıl içerisinde 4.2 derece daha artacağının öngörüldüğünü kaydetti. Sıcaklık değerlerindeki bu artış hızının devam etmesinin, yeni nesillerin kırılganlık ve dirençlilik potansiyellerini de olumsuz etkileyeceğini anlatan Önol, alınması gereken önlemlerin başta tüm dünya ülkelerinin iklim değişikliklerinin zararlarının ortak bir sorun olduğunun farkına vararak çözüm için ortak mutabakat halinde hareket etmek olduğunu belirtti. Önol, dünya ülkelerinin karbon salım oranlarını düşürmek için acil eylem planlarını hayata geçirmek zorunda olduklarını sözlerine ekledi. Etkinlik, sunumun ardından öğrencilerden gelen soruların yanıtlamasıyla sona erdi.