BUGÜN 15 TEMMUZ
Bugün, bundan tam dört yıl önce kadını erkeği, yaşlısı genci, köylüsü kentlisi, işçisi memuru, esnafı tüccarı kısacası her kesimden ve görüşten insanımızın, ölümüne karşı duruşuyla püskürttüğü hain darbe teşebbüsünün 4. yıldönümü. Bugün Müslüman dünyanın imamesi olan yeniden yükselme sürecindeki Türkiye Cumhuriyeti’ni, çok katmanlı ve oldukça iyi örgütlendirilmiş Fethullahçı Terör Örgütü üzerinden dize getirmek isteyen egemen güçlere Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın önderliğinde vurulan destansı tokadın cümle aleme ilanının sene-i devriyesi. Sayın Cumhurbaşkanımızın 2009’da Davos’ta Dünya Ekonomik Forumu kapsamında düzenlenen “Gazze: Ortadoğu’da Barış Modeli” başlıklı paneldeki “one minute” çıkışı ile başlayan, 2014 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’ndaki “dünya beşten büyüktür” haykırışıyla ve dünya mazlumlarına kucak açışıyla devam eden ve kilise iken Hıristiyan dünyanın, İstanbul’un Fatih Sultan Mehmet tarafından fethiyle birlikte cami yapıldıktan sonra da Müslüman dünyanın sembolü olan Ayasofya’nın 10 Temmuz 2020’de tekrar camiye dönüştürülmesiyle zirve noktaya ulaşan egemen güçlere karşı duruşun kurucu ve kalıcı ifadesidir 15 Temmuz.
Sadece ülkemiz için değil, Müslüman coğrafya için de hayati öneme sahip, “15 Temmuz 2016’da aziz milletimizin neyi başardığının farkında mıyız veya ne kadar farkındayız?” sorusuna sağlıklı yanıt verebilmemiz için 15 Temmuz’a nasıl gelindiğini kısaca hatırlatmak gerekiyor. Bilindiği üzere 15 Temmuz, 1960’lardan itibaren uluslararası egemen güçler tarafından dini değerler üzerinden kurgulanan ve onların yerli işbirlikçileri tarafından beslenip büyütülen ve önü açılan Fethullah Gülen ve mankurtlarının 2010 yılından itibaren çıkardığı krizlerle başlayan, 17/25 Aralık 2013 yargı ve emniyette yuvalanmış militanları üzerinden kalkışılan bürokratik darbe teşebbüsüyle devam eden ve sonuç alınamayınca da kalkışılan hain askeri darbe girişiminin yerle bir edildiği bir dönüm noktasıdır. 15 Temmuz eşi benzeri olmayan bir kahramanlık ve fedakârlık destandır. Çünkü o, uluslararası güçler tarafından kurgulanan ve 40 yılı aşkın bir zamandır onların yerli işbirlikçileri tarafından bilinçli bir şekilde devletin stratejik kurumlarına yerleştirilen ve her adımını özenle ve büyük bir gizlilik içinde atmış sapkın bir örgüte, liderinin çağrısına tereddüt etmeksizin icabet ederek akın akın sokağa dökülenlerin tamamen önsezileriyle keşfettikleri yöntemlerle ölümüne karşı durdukları bir mücadelenin adıdır.
Aziz milletimizin 15 Temmuz ve benzeri kalkışmaları bir daha yaşamaması ve millet olarak ağır bedeller ödemememiz için 15 Temmuz’a yol açan süreçlerin iyi analiz edilmesi ve sadece bu tür kalkışmalara sebebiyet veren oluşumlarla değil, aynı zamanda onların zihniyetleriyle de ciddi olarak mücadele edilmesi gerekmektedir. Hayatı boyunca FETÖ ve benzeri yapılarla yolu hiçbir zaman kesişmediği gibi her zaman ve zeminde onlarla mücadele etmekten geri durmayan bir akademisyen ve idareci olarak şu noktanın altını önemle çizmek istiyorum. Bugün geldiğimiz noktada FETÖ ile mücadele konusunda önemli bir mesafe kat etmiş olmakla birlikte onun zihniyetinin farklı yapılar ve oluşumlar aracılığıyla yaygınlaştığı acı gerçeğiyle karşı karşıyayız. Bir başka dini görünümlü ya da dinden beslenen veya hiçbir dini referansı olmayan oluşumun FETÖ’nün yerini almaması için bu örgütün deşifre edilerek militanlarının etkisizleştirilmesi yanında bu tür yapılanmaların ortaya çıkmasına yol açan elverişli ortamların ve söylemlerin analiz edilmesi, önemli atama ve görevlendirmelerde “benden olsun da isterse çamurdan olsun” mantığı içerisinde olunmaması, FETÖ ve benzeri oluşumların gelişmesine katkı sağlayan kişisel arzu ve isteklerle, şahsi gayret ve çaba olmaksızın kitlesel bir şekilde otomatik olarak kurtuluşa ulaşma taleplerinin dindirilmesi gerekmektedir. Bunun için öncelikle Kur’an’ın, “Allah size emanetleri (görev, yetki ve sorumluluğu) liyakat ve ehliyet sahibi kimselere vermenizi emreder.” (Nisâ 4/58) emri mucibince adaleti ve liyakati elden bırakmamalıyız. Unutulmamalıdır ki en büyük suiistimaller ve hak ihlalleri maddî servet ve gücün temerküz ettiği alanlarda kendini göstermektedir. Haşr 57/9. ayette servetin aynı ellerde temerküz ederek çok büyük bir güç ve iktidara dönüşme ve sosyal adaleti alt üst etme riskine dikkat çekilmektedir. Buna göre ülkemizin 15 Temmuz veya benzeri bir kaos ortamına tekrar sürüklenmemesi için devlet kurumları veya yönetim kademelerinin belirli grupların ve oluşumların tekeline bırakılmamasına azami özen göstermemiz sadece bir gereklilik değil aynı zamanda kaçınılmaz bir zorunluluktur.
15 Temmuz hain darbe kalkışmasının seneyi devriyesi vesilesiyle son olarak şu hususun da altını çizmek istiyorum: Unutulmamalıdır ki darbe kalkışması öncesinde varlıklarını Fethullahçı örgütlenmeden devşirenler veya Fethullahçı örgütlenmeden nasiplenerek makam, mevki veya pozisyon elde edenler, FETÖ ve benzeri oluşumlarla mücadele edemezler. Çünkü bunlar geçmişte menfaat devşirdikleri Fethullahçı yapılanmaya göbeklerinden bağlıdırlar. Dahası bu kişiler FETÖ ve zihniyeti ile mücadeleyi sulandırmak; ortaya çıkabilecek gerçekleri bulanıklaştırmak, çözülmeleri engellemek ve kendilerine tehlikeli olabilecek yapı ve insanları değersizleştirmek için ellerinden geleni de artlarına koymazlar.
Ülkemizin en genç üniversitelerinden biri olan Samsun Üniversitesi, idari ve akademik yapılanmasını gerçekleştirirken adalet ve liyakat ilkesinden hareketle aklını ve gönlünü hiçbir oluşuma ipotek etmeyen varlığının bilincinde ülkesine, milletine ve insanlık ailesine katkı sunmaktan dolayısıyla da iyi ve yararlı insan olmaktan başka bir gayesi olmayan kişilerle yol yürümeyi kendine misyon edinmiştir. Amacımız ön yargıyla hareket ederek herhangi bir kişiye veya yapıya karşı dışlayıcı bir tutum içinde olmadan birbirlerini oldukları gibi tanıyıp bilen, toplumuna ve insanlığa faydalı işler yapmada birbiriyle yarışan nesiller yetiştirmeye katkı sunmaktır.
15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günü vesilesiyle hain darbe kalkışmasına hayatları pahasına karşı duranları saygıyla selamlıyor; şehitlerimizi rahmet ve minnetle, gazilerimizi de şükranla yâd ediyorum.
Prof. Dr. Mahmut Aydın
Rektör
İNDİRMEK İÇİN TIKLAYINIZ