Aziz milletimizin Anadolu coğrafyasında varlığını iyiden iyiye hissettirmeye başladığı aşamaların en önemlilerinden biri olan Malazgirt Zaferi, kendi ruhunu taşıyan ve bu ruha sahip çıkan yüreklere kutlu ve mübarek olsun. 26 Ağustos 1071’den beri Anadolu’nun Müslüman Türk milletinin yurdu olarak kalabilmesi uğruna mücadele eden tüm şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz.
Malazgirt Zaferi, insanlık onurunun ayaklar altına alındığı bir zaman diliminde ‘önce insan’ diyenlerin ortak bir duygu etrafında birleştiklerinde neler yapabileceğinin en güzel örneğidir. Malazgirt Zaferi, Anadolu’nun ve çevresinin zulmün, adaletsizliğin, soygunun, yağmanın ve her türlü talanın varlık sebebi olan Bizans’a karşı ortak aklın, azmin, verilen kutlu mücadelenin ve “Artık yeter, bitsin bu zulüm.” diyebilenlerin zaferidir.
Büyük zafere giden yolda çıkılan bu kutlu sefer başta Abbasi halifelik merkezi olan Bağdat olmak üzere tüm İslam beldelerinde büyük heyecan dalgası oluşturmuştu. Bizans’ın her türlü zulmüne maruz kalan gariban Anadolu insanı adeta tüm olumsuzluklara son verecek kutlu misafirlerini bekliyordu. Kendilerine Bizans’ın anlattığı Müslüman Türklerle zaman zaman keşif akınlarında gördükleri, tanıdıkları Müslüman Türkler aynı insanlar olamazdı. Onlar akıncılarımızda insanlığı, adaleti, hoşgörüyü, şefkat ve merhameti görmüşlerdi. Bu nedenle Malazgirt meydanında kazanılan zafer onları tedirgin etmemiş, korkutmamış, topraklarını terk etmelerine neden olmamıştı. Herkes işine gücüne devam etmişti. İşte asıl zafer buydu. Yüreklerde iz bırakmayan, kalplere dokunmayan hiçbir sefer, zaferle neticelenmezdi. Bu nedenle Malazgirt Zaferi aynı zamanda yüreklerin, kalplerin kazanıldığı bir zafer olmuştur.
Malazgirt Zaferi, Selçuklu Sultanı Alparslan’ın şahsında Müslüman dünyayı nasıl heyecanlandırmış ise, bugün Malazgirt ruhuna sahip çıkan Türkiye Cumhuriyeti Devleti de aynı şekilde tüm Müslüman coğrafyayı ve insanlığı heyecanlandırmaktadır. Özellikle zulmün, adaletsizliğin, modern sömürgecilik olan ekonomik ambargoların kol gezdiği dünyamızda ve yakın coğrafyamızda yapılan tüm haksızlıkları, yapanların suratına suratına vuran, haykıran Türkiye Cumhuriyeti Devleti, yine başlarındaki emperyalistlerin oyuncağı olan liderlere rağmen Müslüman halkları heyecanlandırmaktadır. Sadece Müslüman halkları değil, onurlarıyla yaşamak isteyen tüm mazlum ve mağdurları heyecanlandırmıştır. Tarihi arka planda “Malazgirt Zaferi” gibi bir ruhu taşıyan milletimizin tarihin öznesi olmak varken tarihin nesnesi olması elbette düşünülemezdi. Bize, milletimize ve devletimize nesne ve edilgen olmak gibi bir rol biçen hegemonik güçler, bu role razı olmayan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden elbette razı olmayacaktır.
Bugün dünyanın dört bir yanında Müslüman Türk milleti, mazlumların ve marjinalleştirilenlerin umudu olmuş, beklediği olmuş, şanlı bayrağımız ellerinde semaya göz kırpmaktadır. İnsanlık onurunu kurtarmak ve ayağa kaldırmak için mücadele edersen Allah seni Malazgirt’te Anadolu’nun umudu yapar. Bugün aynı ruhla mücadeleye devam edersen tüm mazlum ve mağdur coğrafyaların umudu yapar.
Malazgirt Zaferi’nin kahramanı Sultan Alparslan başta olmak üzere Anadolu’nun Müslüman Türk milletinin aziz yurdu olarak varlığını koruması uğruna canını veren tüm şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz. Kutlu emanetlerine dün olduğu gibi bugünde sahip çıkmaya devam edeceğiz. Malazgirt Zaferi’mizin 948. yılı kutlu ve mübarek olsun.
Prof. Dr. Mahmut AYDIN
REKTÖR