Samsun Üniversitesi (SAMÜ) Düşünce ve Sanat Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (DÜSAM), Öteki Buluşmalar 2021 dizisi kapsamında Kaan Kurt’un moderatörlüğünde akademisyen Ahmet Gürata’yı ağırladı. Online bir platform üzerinden gerçekleştirilen programda “Metin ve İmge” başlığı altında yaptığı konuşmayla Gürata, konuyla ilgili değerlendirmelerini izleyenlerin dikkatine sundu.
“Bir roman içerisinde bir resmin, oyunun ya da bir filmin ayrıntılı bir şekilde tarif edilmesi, aslında şiirde kullanılan bir kavram iken bugün roman veya başka yazılı anlatım türleri için kullanılıyor”
Edebi metin ve görsellik arasındaki ilişkiye değinerek sözlerine başlayan Gürata, “Acaba edebi metinle görsellik arasındaki ilişkide ne var? Özellikle yirminci yüzyıla pek çok başlık açılabilir diye düşündük. En başta belki bir kavram olarak Mimesis kavramı, hem edebiyatta hem görsel sanatlar için geçerli. Bir başka kavram Ekphrasis kavramı. Çok üzerinde durmadık Ekphrasis kavramı ki aslında daha çok bir sanat dalında ama daha çok edebiyat için tabi yapılıyor bu tanımlama. Başka bir sanatı, özellikle de görsel bir sanatı tanımlamak. Yani bir roman içerisinde bir resmin ya da bir oyunun ya da bir filmin ayrıntılı bir şekilde tarif edilmesi, anlatılması yani aslında şiirde kullanılan bir kavram iken bugün aslında roman veya başka yazılı anlatım türleri için kullanılıyor. Bu bir bağ, ipucu olabilir diye düşündük. Farklı edebiyat türleri görselliğe yer veriyor. Modern dönemin başında, özellikle şiirde bir ara tipografik ya da böyle farklı daha grafik denemeler yapılıyor. Şimdi sanki bir tablo gibi oluşan örnekler söz konusu. Yakın zamanın yine hepimizin bildiği şey çizgi roman ya da grafik roman yeni adıyla. Bu durum da tartışmalı. Acaba bunu edebi alana dâhil etmeli miyiz? Yer almalı mı? Daha rüştünü ispat etmiş bir tür mü? Bunun içerisine girebilir mi? soruları da vardı ama son yıllarda bakıyoruz hakikaten öyle gerçekten etkileyici grafik romanlar ya da çizgi romanlar var ki hem edebi ya da yine biliyorsunuz edebi metinlerin uyarlaması olan çizgi romanlar var. Dolayısıyla bu da önemli bir tür diye düşündük,” dedi.
“Bilgisayar üzerinden takip edebildiğimiz kiminde görselliğin kiminde metnin ön planda olduğu, bir takım roman benzeri anlatılar var”
Teknolojinin etkisiyle birlikte etkileşimin arttığını ifade ederek sözlerini sürdüren Gürata, “Son dönemde yine böyle teknolojinin hayatımıza girmesi işte multimedya anlatımın hayatımıza girmesiyle yazılı ve görsel metni birleştiren, aynı zamanda okuyucuya ya da kullanıcıya o metinle bir etkileşim imkânı tanıyan anlatılar var. Bunların çok farklı türleri aslında dijital oyunlar da belki bunların bir türü. Bir takım bilgisayar üzerinden takip edebildiğimiz roman benzeri anlatılar var. Kiminde görsellik daha ön planda ve ağırlıkta, kiminde metin daha ön planda. Bir de bununla bağlantılı olan transmedya diye adlandırılan aslında bir hikayenin, bir anlatının parçalarının farklı medyalarda yer almasını ifade eden bir kavram var. Diyelim ki bir film söz konusu o filmden sonra bir takım romanlar ortaya çıkabiliyor, genellikle tersi söz konusu ama günümüzde popüler filmlerden hareketle yazılmış bir takım anlatılar olabiliyor. Daha sonra buna belki oyunlar ve başka anlatılar ekleniyor. Her birinde bir ölçüde hikaye farklılaşıyor. O hikayenin birinde eksik olan bir parçası öbüründe tamamlanıyor. Dolayısıyla bu durum medyalar arası bir hal alıyor. Belgeselin bir alt türü olarak tanımlanan deneme türü var. Edebi denemeyle sinema birbirinden ne kadar farklı ve birbirini bütünlüyor? biraz bunu tartıştık. Bir diğer kavram ise 1950’lerde 1960’larda Fransız durumcuların ortaya attıkları bir fikir psikocoğrafya, bir mekanın özellikle psikolojik boyutları olmak üzere farklı boyutlarıyla ele alınması, incelenmesidir,” şeklinde konuştu.
“Metin ve İmge” başlıklı konuşma, dinleyenlerin aktif katılımı, soru ve katkılarıyla sona erdi.